
Bu yazı burada bi dursun, ortalık şu an karışık, ileride lazım olur.
17 Aralık 2013. AKP iktidarındaki en ciddi yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başlar. Üç bakanımızın evlatları, Fatih Belediye Başkanı ve Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab gibi iş bilir işadamları, toplam 91 kişi, gözaltına alınır. İddialar arasında dudak uçuklatan rüşvetler, imar usulsüzlükleri, vs. bulunur.
18 Aralık. Gözaltındaki Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın evinde ayakkabı kutusu içinde 4,5 milyon dolar bulunur. Hayırseverlerden yerine ulaştırılmak üzere toplanan bağışlar!
18 Aralık. İçişleri Bakanı Güler'in oğlunun evindeki aramada çekildiği iddia edilen fotoğrafta yatak odasında aksesuar olarak para sayma makinesiyle bolca para vardır. AKP destekçileri paraların polis tarafından konulduğu iddia eder. Bu arada soruşturmayı yürüten savcı ve polislerin kendi emri altında olmasını yadırgamayan İçişleri Bakanı istifayı gerekli görmez, koltuk kıymetlidir.
18 Aralık. Adalet Bakanlığının talimatıyla soruşturmaya acilinden iki savcı daha atanır.
18-24 Aralık. Emniyet teşkilatında adam asmaca oyunu başlar. Ankara, İstanbul, İzmir, her yerde şube müdürleri, daire başkanları üçer beşer görevden alınır, yer değiştirilir. İlk hafta zaiyatının yaklaşık 150 amir, 400 polis memuru olduğu söyleniyor. İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın'ın da kellesi vurulur, yerine atanan Aksaray Valisi Selami Altınok Başbakan'ın uçağıyla İstanbul'a yetiştirilir.
19 Aralık. Hükümet kanadından ilk açıklama Arınç'tan gelir. Laf kalabalığı arasından çıkardığım sonuç; bu işten dış mihraklar, Geziciler, Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiirindeki Ayten veya kayıp balık Nemo sorumlu olabilir. O kadar ikna ediciydi ki bir an acaba, dedim, ben yemiş olabilir miyim paraları.