5 Ekim 2014

Tezkere ve Memleketin Beyin Ölümü

Ve bir tezkere daha geçer hayatımızdan. Sessiz sedasız. O kadar umursamayız ki dönüp bakmayız bile. Oysa ki her tezkere bir savaş ilanıdır. Gönderilen askerdir. Komşu bir ülkeye icazet almadan girmektir. Komşunun muhtemelen silahla karşılık vermesidir. Ve daha bir sürü şey.

1 Mart 2003'e dönelim. Irak için tezkere çıkarılacak, ABD adeti olduğu gibi ellerini fazla kana bulamadan başkalarını operasyonda piyon olarak öne sürüp, Türkiye'yi de askeri üs olarak kullanıp Saddam'ı devirecek. O zamanın Başbakanı Erdoğan tezkere çıkacak dedi. Oylama günü 533 milletvekilinden 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oy çıktı. Fakat gerekli olan 268 oylu salt çoğunluk yakalanamadı. Nasıl olduysa AKP fire verdi, ilk kez parti içinde Erdoğan'ın istediği olmadı. Zaten 13 yıllık AKP ileri demokrasisinde bir daha da vuku bulmadı böyle bir şey. Sonuç ne olursa olsun hepimiz tartıştık girelim mi girmeyelim mi, televizyonda gazetelerde aylarca yazıldı çizildi, kamuoyu savaşa girmenin bilincini yaşadı doya doya. Umursadık kısaca.

IŞİD'in Etki Alanı, Temmuz 2014
(işgal altındaki bölgeler ve şehirler kırmızıyla işaretli)
Bu sefer tık yok. Sanki başka ülkede oluyor oylama. Sanki bizim askerimiz değil oraya canını vermeye giden. Ulan sen Fransa mısın üç savaş uçağı göndereceksin Irak'a, Suriye'ye, tepeden beş bomba bırakacaksın, sonra operasyona katılmanın gururuyla çekip gideceksin? Senin Suriye sınırın 877 km, Irak sınırın 331 km. Toplam 1208 km. Kontrolü imkansız bir alan. Söylenene göre adam başı 50 dolara Suriye'den Türkiye'ye kaçak girebiliyorsun. Bunu yapabilen senin benim gibi normal insan. Adam keserek cennete gideceğine inanan, kana susamış, eli silahlı IŞİD teröristi kim bilir ne kadar kolay geçer o sınırdan, geçince de neler yapabilir?

Aylardır konuşuluyor, Türkiye IŞİD'in toplanma üssü oldu diye. Birçok ilde, ilçede beyin yıkama merkezleri kuruldu, insanlar çoluğunu çocuğunu
hayatını bırakıp IŞİD için cihada gidiyor. Cumhurbaşkanı yok öyle şey diyerek üstünü örttü ama sorunun ciddiyeti ortada. Bu zihniyette çok insan var memlekette. Geçmişte örnekleri sayısız, sınırötesinden gelecek bir emirle ortalık kana bulanır, ancak ölülerin ardından gözyaşı dökeriz. Operasyona gene katıl çok istiyorsan ama her şeyden önce buna karşı al önlemini, adım adım takip et, engel ol.

İçimden bir ses zaten bu tezkere IŞİD'le mücadele kılıfı altında Esad'a karşı hamle diyor. Suriye de bunu böyle algıladı. Zaten hükümetimiz yıllardır her fırsatta savaşa göz kırpıyor, inşallah sonu o olmaz. Ha bu arada Esad yıllardır IŞİD ve diğer radikal terörist gruplarla tek başına savaşıyor. Düşmanımın düşmanı dostumdur düsturu yalan oluyor bu durumda. Ortadoğu öyle bir karıştı ki kim kime düşman belli değil.

Başka meseleler de var; IŞİD'e karşı savaşıyor diye Kürt peşmergelere silah akıyor dünyanın dört bir yanından. Peşmerge dediğin PKK'nın kardeşi. Yarın öbür gün diyelim ki IŞİD belasından kurtuldu dünya -ki bu hiç kolay olmayacak- o silahlar bize dönerse ne olacak?

Sonra oradaki savaş yayıldıkça, siviller yine sana sığınacak, yürek dayanmayacak yine açacaksın kapılarını. Milyonlara ulaşan bu insanların sorumluluğunu tek başına alacak kadar zengin mi Türkiye? Sokaklar Suriyeli dilenci, işyerleri ayda 300 TL'ye çalışan kaçak işçilerle dolu. Sınır hattındaki şehirler zaten patlamaya hazır bomba, en ufak olayda birbirini linç ediyor insanlar. Abuk subuk konulara efeleneceğine, dünyayı bunun için ayağa kaldır da herkes bunun uluslararası bir mesele olduğunun ayırdına varsın.

Ortada ucu bize dokunan bunca soru ve sorun varken, böyle mühim bir konu bu kadar kolay geçiştirilebiliyorsa, ülkece beyin ölümümüz gerçekleşmiş demektir. Ruhumuza el Fatiha.

2 yorum: