8 Eylül 2013

Bizim De Olimpiyatımız Olsun, Olmasın Mı?! Aa Olmadı...

Tabii ki konusu her açıldığında içimizdeki gizli milliyetçi uyanıyor, akacak kan damarda durmuyor, "Olimpiyat bizimdir uleyn" naraları atıp, sokaklarda arabalarla dıttırı dıttırı turlamak istiyoruz. Kendimi bildim bileli hep adayız, hep umutluyuz, hep "bu seferki bizim hakkımız". Dün Japonlardan fark yiyerek yine kös kös oturduk yerimize... Tesadüf mü? Eğri oturalım doğru konuşalım, değil.
  • Her şeyden önce, bir spor kültürümüz var mı ki dünyanın en büyük, en prestijli spor organizasyonunu üstlenmeye niyet ediyoruz? Bizim memlekette spor eşittir futbol, konuyu burada da bitirebiliriz. 
  • Halter ve güreş hariç hemen hiç bir spor müsabakasından dereceyle dönemezsin. Şansın yaver gitti bir iki başarı elde ettin diyelim, bunları kat'iyen sürdüremezsin. Ne okulda doğru düzgün spor eğitimi verirsin, ne de yetenekli gençlere maddi manevi imkan sağlarsın. Her yerde "benim genç nüfusum var" diye bas bas bağırırsın ama uluslararası arenada rekabet edebilecek sporcu yetiştiremezsin.
  • Yetiştirdiğin 5 sporcunun 4'ünde doping çıkar, skandal patlar ama bir Allahın kulu koltuğunu bırakmaz.
  • Sporcun olmadığı gibi seyircin de yoktur. Uluslararası atletizm müsabakası düzenlersin, 150'si antrenör ve sporcu, toplasan 200 seyircin olur.
  • Altyapın yetersizdir, benim cebimden çıkan parayla her şeyi sıfırdan yaparsın. 1 liraya yaptıracağın inşaat ihalelerini 10 liraya eşe dosta peşkeş çekersin. Bunu da büyük ihtimalle kalan bir avuç yeşil alana hunharca saldırarak yaparsın. Yarışlar biter, bir daha kimse uğramaz o koca ölü doğmuş yatırımların yanına.
  • Zaten uğramak istese de ulaşamaz. İstanbul da dahil, hala güzel memleketimin hiç bir şehrinde "arabasız da yaşanır burada" dedirtecek bir toplu taşıma sistemi yok. Biz hala araç satışlarını medeniyet göstergesi sanalım, elin kalkınmış Avrupalısı, arabasını ancak hafta sonu şehir dışına gezmeye giderken kullansın.
2020 Oyunlarına aday üç şehrin metro ağı. Yorumsuz...

  • Bir gün önce G-20 zirvesinde "Suriye'ye sınırlı müdahale yetmez, hadi herkes savaşa girsin" diyen başbakanımız, Olimpiyat Komitesi karşısında barış ve kardeşlikten dem vurdu. Biraz ironik. Zira Olimpiyat Oyunlarının kendisi dünyanın en bilinen barış simgesi. Taa M.Ö. 9. yüzyılda Antik Yunanistan'da şehir-devletler arasında bitmek bilmeyen savaşlara, Olimpiyat Oyunları için hususi olarak imzalanan ateşkesle ara verilirmiş. Bu ateşkes sayesinde atletler ve izleyiciler güvenli bir biçimde seyahat edermiş. Kardeşlik konusu zaten herkesçe malum, beş halka Afrika, Amerika, Avrupa, Asya ve Okyanusya'yı temsil ediyor, ötesi yok.
  • Gezi olaylarında başvurduğun akıl dışı şiddet yüzünden bugüne kadar seni pohpohlayan yabancıların zihnine "Erdoğan'ı yanlış tanımışız, düşündüğümüz gibi pek de demokrat değilmiş" fikrini taze taze yerleştirmişsin, bir de komşunla savaşma ısrarın yüzünden kendinle beraber bizi de iyice karanlığa gömüyorsun, farkında değilsin.
Bizim oyunlara katacak hiçbir şeyimiz yok mu? Olmaz olur mu, elbette var. Biz de yapalım Olimpiyatları ama önce kendimizi adam edelim de öyle yapalım. Ancak o zaman içten içe taşıdığımız "yüzümüze gözümüze bulaştırmayız inşallah" endişesi olmadan gönül rahatlığıyla siyaset değil spor izleyebiliriz...

1 yorum:

  1. Takdire şayan bir yorum olmuş. Fakat, siyaseti spora karıştırmazsak her zaman mutlu olurmuyuz? Sizce!

    YanıtlaSil