12 Kasım 2013

Üslup Meselesi

Siyasete sıvanıyorsan birkaç temel özelliğin olacak. Öyle ahım şahım akıllı olmaya gerek yok. Dürüstlük tercih sebebi hiç değil. Ama isim hafızası şart. Kıvırmayı da bileceksin. El sıkışmaktan, şapur şupur öpüşmekten, dert dinlemekten, çay ısmarlamaktan bıkmayacaksın. Bir de eleştiriye tahammülün olacak. Eleştiri geldi mi gülüp geçecek, gerekirse kendine ders ya da malzeme çıkaracaksın.

Son yıllarda vasıfsız politikacılarımız siyaset arenasını eli maşalı kadınlar hamamına çevirdiklerinden, eski usul siyaseti mumla arar olduk. Başbakanı, muhalefet lideri her gün meydanlardan birbirine neredeyse ana avrat sövecek olursa, valisi de vatandaşa gönül rahatlığıyla "gavat" der tabii. Az bile.

Oysa, siyasi duruşlarını beğen beğenme, bu memleketten Osman Bölükbaşı'lar, Erdal İnönü'ler, Süleyman Demirel'ler de geçti. İnce esprilerle bezeli konuşmaları, hazır cevaplıkları zekalarına delalet. Kendilerini her eleştireni, kız-erkek demeden önce korumalara dövdürterek, sonra mahkemelerde hapse tıktırtarak susturmaya çalışmadılar.

Erdal İnönü'nün politikacılığı tartışılır belki ama güleryüzü, renkli kişiliği ve zekası asla. Vefat ettiğinde hakkında yazılan çizilen anılar, "ah keşke tanışmış olsaydım" dedirtmişti bana.

Bir miting öncesi SHP milletvekili, İnönü’ye der ki:
- Sayın Genel Başkanım siz iyi konuşamıyorsunuz, bakın Özal’a esip gürlüyor.
İnönü “Peki ne yapacağım?” der. Milletvekili cevap verir:
- Konuşurken masaya yumruğunuzu vuracaksınız, biz şöyle partiyiz, şöyle yaparız, böyle yaparız diye kükreyeceksiniz.
İnönü kürsüye çıkar, yumruğunu masaya vurur ve şöyle der:
- Biz öyle bir partiyiz ki, adamı...
Burada keser: 
- Devamını bu arkadaş söyleyecek.

SHP Genel Başkanlığı döneminde diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider. Garsonun "Birşey almak ister misiniz, efendim" sorusu üzerine "Teşekkürler biz birbirimizi yiyeceğiz" yanıtını verir.

Seçim otobüsüyle seyahat ediliyor. Otobüsün kornası aniden bozulmuş, ötüp duruyor. Şoför otobüsü sağa çekip durdurmuş, arızayı gidermeye çalışıyor ama nafile. Yolculardan birinin şoföre "Kablosunu kopar" diye akıl verdiğini duyan İnönü itiraz eder:

- Durun yav, koparmayın. Bir derdi var ki inliyor. Meselenin köküne inelim.

Erdal İnönü, SHP Genel Başkanıyken Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Genel 
Sekreter Yardımcısı İstemihan Talay'la Paris'te. Toplantıdan sonra sinemaya giderler. Filmin konusu iki mafya ailesi arasındaki çatışma. İki saat boyunca beyaz perdede silahlar konuşur. Film bitince Talay, "Filmi nasıl buldunuz?' diye sorar. İnönü cevaplar:
 
- Çok beğendim ama iyi ki bitti. Yoksa çok daha fazla adam ölecekti… 

Gazeteci der ki:

- Sizin için Norveç’te başbakan olabilir, diyorlar.
İnönü’nün cevabı:
- Çok teşekkür ederim. Bu herhalde, Türkiye’de bu işleri beceremiyorsun, demenin kibarcası.

Anadolu turunda seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal Beye hitaben "Ölürüm yoluna" diye haykırır. İnönü cevap verir:

- Dur ölme, bir oy bir oydur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder