4 Kasım 2013

Komşi Kaynıyor, Biz İyiyiz

Bizde her şey çok yolunda gittiği için, komşudan bu aralar tuhaf haberler geliyor, bir bakayım dedim neymiş ne değilmiş.

Yunanistan kaynıyor
18 Eylülde Atina'da solcu hiphop şarkıcısı Killah P. öldürüldü. Saldırgan aşırı milliyetçi Altın Şafak Partisi üyesi çıktı. 1 Kasımda Altın Şafak'ın Atina'daki bürosuna düzenlenen silahlı saldırıda iki partili öldürüldü. Parti yetkilileri, Samaras hükümetini kendilerine polis tahsis etmemekle, medyayı da üyelerini hedef göstermekle suçladı.
1985'te kurulan Altın Şafak Partisi mensupları için Yunanistan'ın minik Hitler'leri diyebiliriz. Neo-Nazi partinin 2012 Parlamento seçimlerinde 300 sandalyenin 18'ini kazanması tartışmaları alevlendirdi. Akıllıca bir seçim stratejisi izlemişlerdi; ekonomik kriz sebebiyle kemer sıkmaktan bunalan Yunanlıları özellikle işsizlik, yoksulluk, ama en çok da göçmenlerin yarattığı sorunlarla tavlamayı başardılar. Tıpkı 1930'ların Almanya'sında Nazi Partisi gibi. Altın Şafak'ın göçmenlerin yoğun yaşadığı bölgelerde oy oranı %20'ye ulaştı. Laf aramızda parti üyeleri şiddete başvurmaktan pek çekinmiyor. Tahmin edeceğiniz üzere, partinin lideri Nikos Michaloliakos'un göçmenlerle beraber, Türkleri de çok sevdiği söylenemez. Kendisine Hitler için kullanılan "Führer" (Rehber) unvanıyla hitap edilmesinden hoşlanıyormuş. Killah P.'nin öldürülmesinden sonra Yunan polisi Führeri ve birkaç milletvekilini suç örgütü kurmaktan tutukladı. Mahkeme sürüyor. Komşi kaynıyor ve karşılıklı yapılan açıklamalar çatışmanın kolay kolay bitmeyeceğini gösteriyor.

Başkaları da kaynıyor
Benzer şekilde Ekim ayında Rusya'da göçmenlere karşı bir halk ayaklanması oldu. Bir Rus gencinin bir Azeri tarafından bıçaklanarak öldürülmesinden sonra halkın sabrı taştı. Göçmen işçi çalıştıran dükkanlara saldırıldı, yaralananlar, tutuklananlar oldu.


Ne tesadüf, 2005'de Fransa'da polisin iki göçmen genci öldürüp bir genci de ağır yaralamasıyla göçmenlerin yoğun yaşadığı bölgelerde başlayan ve 3 hafta süren ayaklanmalarda iki kişi öldü, 8.973 araba yakıldı, 2.888 kişi tutuklandı, olağanüstü hal ilan edildi. Olaylar duruldu ama Fransızların zihnine kazındı. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, göçmenlerin sınır dışı edilmesini savunan aşırı milliyetçi Jean-Marie Le Pen oyların %10,44'ünü aldı. 2012 seçimlerinde yerini alan kızı Marine Le Pen hayal bile edemeyeceği bir oy oranına ulaştı: %17,90.
Göçmen sayısının artışı, özellikle ekonomik sıkıntı içindeki ülkelerde, kendilerine günah keçisi muamelesi yapılmasını kolaylaştırıyor. Göçmenlerin gelişiyle suç oranlarının yükselmesi ve ucuz iş gücünün artması da memnuniyetsiz yerel halkı daha da huzursuzlandırmaya yetiyor. Demek ki neymiş, göçmenlerin varlığı aşırı sağcı partilere yarıyormuş, bu da her daim karşılıklı şiddeti tetikliyormuş.

Ama bizde her şey yolunda
Peki sorarım size, Türkiye'nin her yerine yerleştirilen, resmi rakamlara göre yüzbinlerce, daha inanılası rakamlara göre milyonu aşkın Suriyeli göçmen zaman içinde toplumla çatışmayacak mı? Olaya insani taraftan bakarsak, kendi vatandaşın iş bulamazken, bu kadar insan nerede çalışacak, karnını nasıl doyuracak, hastalanınca ilacını nasıl alacak, çocuğunu nerede okutacak, kış geldi nasıl ısınacak? Çaresizlik insanı istemediği şeyler yapmaya zorlar. Devletin göçmenlere verdiği kira ve geçim yardımı ne kadar ve kaç kişi için sürdürülebilir, muallak. Ayrıca sormak lazım, vergi veren vatandaş parasının kendisine hizmet olarak dönmesindense, bu şekilde harcanmasından memnun mı? Üstü örtülse de, iki senedir göçmenlerin en yoğun olduğu Hatay'da halk arasında ciddi huzursuzluk yaşandığı biliniyor. Şu an bu huzursuzluk hükümetin olağanüstü çabasıyla tüm Türkiye'ye yayılıyor. İstanbul'un hemen her semtinde çöpleri karıştıran ve dilenen Suriyelilere rastlamak mümkün. Farkında olmasak da, kahramanlık taslamak hoşumuza gitse de, problemin boyutları öyle büyüdü ki uluslararası kamuoyunu ve Birleşmiş Milletleri müdahil etmeden çözebilme ihtimalimiz kalmadı.
Sanırım yapabileceğimiz en iyi şey, bir an önce Suriye'deki iç savaşın bitmesi için dua etmek...

2 yorum:

  1. Ankara Ostim'de, işyerleri olan sanayici dostlarım var. Son zamanlarda, Suriye'li göçmenlerden gelen iş başvurularında, ciddi oranda artış olduğunu ve işe alımların da (ucuz işçi) çoğaldığından bahsediyorlardı.

    YanıtlaSil
  2. Sonra gelsin kaçak işçi faciası haberleri...

    YanıtlaSil